Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | vakit kazanmak | buy time f. | ||
Tom needs to buy time. Tom'un vakit kazanması gerekiyor. More Sentences |
||||
Common Usage | ||||
Yaygın Kullanım | vakit kazanmak | gain time f. | ||
General | ||||
Genel | vakit kazanmak | gain time f. | ||
Phrasals | ||||
Öbek Fiiller | vakit kazanmak | buy time f. |
Türkçe | İngilizce | |
---|---|---|
General | ||
Genel | işi savsaklama (vakit kazanmak için) | stall i. |
Genel | oyalama (vakit kazanmak için birini) | stall i. |